HDP’nin 25. ve 26. dönem milletvekili Mehmet Ali Aslan 24 Kasım günü resmi Twitter hesabından açıklama yaparak HDP’den istifa etti. İstifa nedenleri nedir? Gerçekten HDP içinde bir klik var mı? HDP Kürt partisi mi?
İstifa gerekçelerini ‘Halkımıza ve Kamuoyuna’ adlı bir mektupla izah eden Mehmet Ali Aslan mektupta şu ifadelere yer verdi; Mevcut parti merkez yönetimi, Kürt halkı başta olmak üzere bölge insanının temsil yeteneğini büyük ölçüde erozyona uğratmıştır. Temsil ettiğimiz duruş ve pozisyonu şahsımda ötekileştirerek yalnızlaştırma, itibarsızlaştırma çabalarının parti yönetimini bilgilendirdiğimiz halde mevcut genel merkez parti yönetimince de sessizlik içinde izlenmesi beni bu yol ayrımına getirmiştir.
Mehmet Ali Aslan parti ile içinde bir klik olduğunu, bu kliğin parti içinde büyük bir etkisi olduğunu şu ifadeyi kullanır; “ beyin hükmünde ki genel merkezi ele geçirmesi ise sadece 40 yıllık kazanımları değil 500 yıllık kazanımları berhava etmiştir”
Aslında Mehmet Ali Aslan’ın istifa süreci her ne kadar üstü kapatılmak istense de HDP genel merkezinin farklılık, farklı düşünce konusundaki toleransı sadece Türk soluna gösterdiğini gösteriyor maalesef. HDP seçmen ve kendisini ayakta tutan motor güç Kürtler ve Kürdistan olduğu halde gerek yürüttüğü genel siyaset gerek iç politikası açısından maalesef ki Kürtlerin ikinci dereceden muamele gördüğü bir yapıdır. Hatta Kürtler içinde de sol düşünceden uzak olanlar da genel yönetim mekanizması, karar alma süreçleri ve medyatik görevler verme konusunda sol düşünceli Kürtlerden biraz daha geride tutulur. Yani kısacası Mehmet Ali Aslan bazı yetersizlikleri olsa bile aslında zaten genel merkezin sosyalist ölçüleri dışında görüldüğü için bir nevi gözden çıkarılmıştır. HDP Genel Merkezini sol olduğunu iddia eden bir gurup Kemalist ele geçirmiştir. Bu gurup geri kalanı tasfiye ediyor. Mehmet Ali Aslan biraz sessini yükselttiği için hedef olmuştur. Yoksa başka böyle sessiz sedasız biçimde tasfiye olanlar vardır.
Burada esas yanılgı Kürtlerin HDP’yi hala Kürt partisi, Kürt çıkarları çevresinde kurulmuş bir parti olarak görmesidir. HDP’nin kendisi de zaten bir Kürt partisi olmadığını çoğu zaman dile getirmiştir. HDP Kürdistan’la ilgili pek çok konuyu Kürdistan meselesi olarak değil Türkiye’nin bir iç sorunu gibi ele almaktadır. Rojava işgalinin ertesi günü basın açıklaması yapan Sezai Temelli konuşmasında Rojava işgalini şöyle değerlendirdi; Türkiye savaşa derhal son vermeli, Suriye topraklarından çekilmelidir’. Rojava’ya Rojava demekten kaçınmak işgali ise bir askeri hareketlilik olarak görmek tüm Kürtlerin desteğini almış olan HDP için utanç verici bir durumdu. Birçok milletvekili de açıklamalarında ‘ bu işgal Türkiye’ye zarar verecek’ diyerek meseleyi Türkiye çerçevesinden ele almıştır. Daha sonra Kuzey halkının tepkisi sonucu HDP genel merkezi Rojava işgali demiştir.
HDP’nin Kürt kimliğinden kaçması sadece Türk baskısı nedeni ile değildir. HDP kendini bir Kürt partisi olarak görmüyor, Türkiye çıkarlarını savunmayı esas alıyor. Üst yönetimi bu durumda olan parti ise Kürt şehirlerinde ise sürekli üyeleri tutuklanıyor. Yani HDP için bedel ödeyen Kürtler ama dışlanan yine Kürtler.
Mücahit Bilici bir kitabında Kürtleri değerlendirirken şöyle diyor: ‘hamal Kürt’. Yani Kürdistani çıkarlara hizmet etmeyen düşünce, kişi ve partileri sırtında taşımak, hizmet etmek ama karşılığını almamak konusunu değerlendiriyor. Kesinlikle doğru bir değerlendirme. Kürtler HDP içinde de hamal konumdadır. Oy verir, eylem için sokağa çıkar, basın açıklamasına gelir, sokakta polis ile çatışır, tutuklanır, okuldan atılır. Fakat bunu yapan insanlar partiyi yönetemez Parti Genel Merkezi Türkiye’yi demokratikleştirmeye çalışan Kemalist Türk solu ve Kürt solunun denetimindedir.
Kuzey Kürdistan belini doğrultmak için önce düşüncede hamal olmayı aşmak zorundadır. Bu çağın hamallığının adı Türkiyelileşme, Türkiye’yi demokratikleştirmedir. Neden Türkiye’yi demokratikleştirmek için Kürtler fedakârlık yapsın ki, neden şehit versin, eylem yapsın ki. Kuzey Kürdistan Türkiyelileşme düşüncesini önce beyninde aşmalıdır. Türk devletine hizmet edecek bir şey yapmamalıdır.
Böyle söyleyince herkes koşullardan ve zorunluluklardan bahseder, elbette siyasi nedenlerle koşullar el vermediği için kalkıp hemen bağımsız Kürdistan diyemeye bilir. Bu anlaşılır bir durumdur fakat Kürt halkını Türkiye’nin hizmetine sokmak bambaşka bir durumdur. HDP Kürt halkına hizmet etmiyor. Kürt halkı ise HDP’yi sırtında taşıyor, maalesef…