Bölgedeki gerilimin olası sonuçlarına ilişkin yapılan “Amerika’ya, İsrail’e, Rusya’ya sırtını dayayarak Türkiye ile çatışacak bir konuma” gelme ihtimaline ilişkin yorum yapan Miroğlu; “İsrail’in içinde bulunduğu ikinci seçeneğe, PKK’li Kürtlerin dahi ikna edilmesi çok zor, hatta imkansız” dedi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu; Avrupa’da İsrail bayraklarının taşındığı yürüyüşün “bütün Kürtlere mal edilemeyeceğini” söyledi.
Miroğlu şunları söyledi:
“Üç beş sapkın Avrupa’da İsrail bayraklarıyla yürüdü diye (Cumhurbaşkanının söylediği gibi, onlar Selahaddini Eyyubi’nin torunları olamazlar!) bu tartışmaları gündeme taşımak, Kürtlere şu zor zamanlarda birilerinin yüklemek istediği “suçların” haklı olabileceği algısını güçlendirir.
ABD, AB ve Rusya’yla PKK’nin kurduğu ilişkiler bile Kürtler arasında sorgulanıyor! Dolayısıyla tümü de başarısız kalmış ve kalmaya mahkum PKK stratejilerini, Kürtler diye söze başlayarak Kürtlere mal ederek analiz yapmak yanlış!”
Miroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kaldı ki, İsrail’in içinde bulunduğu ikinci seçeneğe, PKK’li Kürtler’in dahi ikna edilmesi çok zor, hatta imkansız. Hele de, Mesut Barzani’nin bir gün çıkıp, kimse elimizi tutmadı, İsrail’le çalışacağız diyebileceğini, Ahmet Türk’ün halkımız hep kandırıldı(!) bundan sonra İsrail’in olduğu cephede yer alacağız diyebileceğini düşünmek bile akıldışılıktır!
Mahabadlı, Diyarbakırlı, Erbilli, Kamışlo ve İstanbullu bir Kürd’ün İsrail’in içinde bulunduğu bir ittifakın, yanında duracağını sanmak, Kürtleri ve son bin yıllık tarihi tanımamak demektir. PKK aslında tam da bunu yapıyor ama ortada bir başarı da yok; bu örgütün liderine idam cezası verseler dahi böyle bir stratejiye evet demez, sebepleri ayrıca konuşulur ama o İsrail ve ABD’ye değil, Türkiye’ye hizmete hazır, yeter ki fırsat tanınsın!
Müslüman bir halk Ortadoğu’da Arapları, Türkleri ve Farsları kendine ebediyen düşman kılma pahasına böyle bir teklife nasıl evet der?! Böyle bir absürtlük nasıl ikinci seçenek olabilir?!
Zor olacaktır, birlikte yaşadığı halklarla yaşadığı meseleler bir süre daha ‘kendi başının çaresine bakma duygusuna’ sarılmaya sevk edecektir belki ama Kürtlerde birlikten yana bir dinamik 1071’den ve Selahaddini Eyyubi’den beri olduğu gibi yine hakim olacaktır. İkinci seçeneği tartışmalarla tedavülde tutmak doğru bir tutum değildir ve önce PKK’ye sonra da Kürtleri Siyonizmle ilişkilendirmek suretiyle Türk ve Kürt halkı arasına mesafe koymak isteyen, etnik hınç ve öfke ateşini harlamak isteyen her iki tarafın köktenci milliyetçilerinin işine yarar.
Yani Kürtlerin bu tartışmada söylendiği gibi ikinci bir seçeneği yoktur, çünkü böyle bir seçeneği düşünmek dahi Siyonizmin suçlarına ortak olmak ve Siyonist Yahudiler gibi insanlığın gözünde ebediyen lanetlenmek demektir. Bin tane Kürdistan vaadi bile bu lanete değmez!”