PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın yine PKK yayın organı ANF’de bir makalesi yayınlandı. Cemil Bayık bu yazıda Irak devletine çağrı yaparak Türk devleti ile beraber PKK’ye karşı beraber hareket etmemesi gerektiğini söyledi. Bayık yazısında sık sık Irak devletini överek PKK ve Irak devleti arasındaki tarihi ilişkileri hatırlattı. Bayık ayrıca Irak Federal Mahkemesinin Kürdistan karşıtı aldığı kararlara da kendini siper ederek bu kararları “Kürdistan’ı demokratikleştirmek” olarak tanımladı.
Cemil Bayık’ın makalesi denen yazı aslında temelde PKK’nin Irak’a bağlılığını yenilediği ve KDP’ye karşı savaşta Irak’ın yanında yer alacağını belirttiği bir yazıydı. Hatta biz buna PKK’nın Irakçılığı ve KDP’ye karşı düşmanlık manifestosu diye biliriz. Çünkü Bayık’ın özünde tüm konuşması KDP’ye karşı verilecek savaşın ana hatlarını tespit etmek ve Irak ile ortak çalışmak arzusunu ve ortak nedenleri sıralayan bir metindi.
Bayık: Irak’la her zaman karşılıklı çıkar politikamız oldu
Cemil Bayık’ın yazısı aslında PKK’nin Irakçılığını gözler önüne sermek konusunda önemli bir belgeydi. Bayık sık sık Irak’ı duruşunu övdü.
Bayık şu ifadeleri kullandı “Eğer Irak Türkiye ile iş birliği yaparsa, Türk devletinin işgal saldırıları meşrulaşacak, Irak’ın onur ve haysiyeti büyük darbe alacaktır.”
Bayığın bu sözleri Irak devletini Kürdistan karşıtı ve sömürgeci yönünü gizlemek bir yana onurlu, haysiyetle ve demokratik bir ülke olarak tanımladı. Neredeyse bir halklar mezarlığına dönen Kürt, Hristiyan, Ezidi ve diğer tüm Şii-Araplar dışındaki halklara Haşdi Şabiliğin ve Şiilere biat etmenin dayatıldığı Irak’ı bu biçimde onurlandırmak aslında PKK’nin Irak devleti karşısındaki duruşunu ortaya koymaktadır.
PKK’nin Irak’taki duruşu yeni bir cahş hareketine işaret eder
PKK, 2013 yılından bu yana İran’a biat ederek Irak’ta da İran’ın Şii yönetiminin bir milis gücü olarak hareket etmiştir. Kürtlerin Kürt aydın ve siyasetçilerin Kürt toplumuna yaptığı en büyük kötülük şu ki “Irak devleti ile iş birliğinin bir cahşlığın değişik bir versiyonu” olduğunu topluma benimsetmemiştir. Bunun için de bugün Süleymaniye merkezli bir modern cahşlar topluluğu türemiştir. Cemil Bayık’ın direksiyonundaki PKK’de bu cahşlığın bir parçasıdır. PKK’nin bu cahş hareketine dahil oluşu Güney Kürdistanlı güçlerin cahşlığından daha tehlikelidir. Çünkü PKK diğer parçalardaki Kürtlere de bu Irak’ın sömürgeci kimliği ve Kürt kazanımlarına nefretini meşrulaştırmış, bu sömürgeciliğin bir parçası olan cahş yapıları da şirin göstermeye çalışmıştır.
Zaten dikkat edilirse Cemil Bayık bu konuda kendi duruşlarını da şu sözlerle ifade etmektedir: “PKK hiçbir zaman Irak’ın çıkarlarına zarar vermedi. Her zaman dostluk ve karşılıklı çıkar politikası izledi. Özellikle Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin PKK’ye karşı verdiği karar doğruysa bu karar PKK’ye ne kadar zarar verecekse, Irak’ın çıkarlarına da o kadar zarar verecektir.”
Botan’da ki korucu neyse Şengal’deki Haşdi Şabi armalı PKK’li de odur
Cemil Bayık’ın “PKK ne kadar zarar görürse Irak’ta o kadar zarar görür” sözü aslında bir gerçeğe de işaret eder. Çünkü PKK Irak merkezi hükümetinin Kürtler başta olmak üzere tüm kimliklere karşı tek taraflı güç olma ve kendini dayatma siyasetinin en güçlü destekleyicisi ve kullanılışlı bir maşasıdır. Örneğin Şengal bu konuda güzel bir örnektir. Eğer PKK Kürt maskesi ile Şengal’e yerleşmese ne Haşdi Şabi ne de Irak hükümeti Şengal’i Kürdistan’dan kopara bilir ve Peşmerge güçlerini Şengal’den uzak tuta bilirdi. PKK Şengal’i Kürdistan’dan korumak için askeri, siyasi ve sosyal bir sistem kurdu. Kürdistan hükümetinin girmesi yasak olan yerlere Haşdi Şabi ve PKK birbirinin maskesini takarak giriyor.
Bu Şengal durumunu açık ve net ifade etmek gerekir. Kuzey Kürdistan’da “Türk devletinin varlığı ve bütünlüğü” üzerine yemin edip, silah kaldıran korucular neyse Şengal’de de Irak’ın bütünlüğü ve Şengal’in Irak’a bağlanması için silah kaldıran da aynı şeydir. İkisi de sömürge koruyucusudur.
2013 yıllarında PKK ve Türk devleti arasında çözüm süreci tartışmaları olduğu dönemde korucular nasıl rahatsız olmuş ve süreci baltalamak istemişse PKK’de aynı bicinde KDP’nin Irak hükümeti ile yapacağı her olumlu adımı kendisine karşı yapılmış sayıyor. Çünkü nasıl ki Kuzey’deki korucu PKK’ye karşı savaşla maaş alıyor ve yaşıyorsa PKK’de aynı bicinde KDP’ye karşı savaş ile maaş alıyor ve yaşıyor. Zaten Cemil Bayık yazısında “Irak devleti KDP’nin Irak devlet kurumlarını kullanmasına son vermeli” diyebilecek kadar pervasızlaşmıştır.
Altını çizerek tekrar edelim: PKK, Irak devletinin korucusudur. Bunu söylediğimiz zaman “vay gençler ölüyor, kahramanca direniyor, böyle söylemeyin” deniyor. Maalesef o gençlerin kahramanlığı PKK’nin kendi cahşlığı-koruculuğunu maskelemesine ve herkesi susturmasına yarıyor. Bunun için bize şehitleri hatırlatanlar önce Cemil Bayık ve ekibine Kürdistan şehitlerini hatırlatmalıdır. 20. Yüz yılın başından itibaren Güney Kürdistan katliamlar, sürgünler gördü, binlerce insan toprak altında yatıyor. Cemil Bayık bunu düşünmüyor ve Irak Federal Mahkemesinin Kürdistan’ı kuşatma kararlarını şirin göstermeye çalışıyor. Irak Federal Mahkemesinin kararları yerine gelirse yarın öbür gün bir Arap gelip Duhok’da trafik müdürü olacak, bir Şii gelip Hewler’de sağlık müdürü olacak. Irak federal mahkemesi Kürdistan’ı yeniden işgal etmeye çalışıyor. Cemil Bayık bu işgalciyi Kürtlere nasıl şirin gösteririm diye kararları tek tek yorumluyor ve mahkeme kararlarından “Kürdistan’ı demokratikleştirme çabası” olarak söz ediyor.
KDP’ye karşı savaş manifestosu
Cemil Bayık’ın ANF tarafından düzenlenmiş makalesi aslında kadrolarına verilmiş bir talimattır. Basıncısı, propagandacısı hepsi bu yazıdaki maddelere göre işini düzenleyecek. Bunun için başta söyledik Cemil Bayık’ın makalesi aslında bir anlamda KDP’ye karşı savaş manifestosudur.
Cemil Bayık her zaman olduğu gibi Türk devleti- KDP arasındaki bir stratejik ortaklık olduğunu belirtmiş. Hatta ileri gitmiş ve şunları söylemiş: “KDP, Türk askerlerinin üzerine pêşmerge üniforması giydiriyor, gerektiğinde pêşmergelerin üzerine de işgalci ordunun üniformasını giydiriyor. Yani KDP bu savaşa doğrudan veya dolaylı olarak katılmıştır.” Cemil Bayık’ın bu sözlerinin pratik sahada hiçbir gerçeği yoktur. Peşmerge hiçbir yerde Türk asker üniforması giymemiştir. Ne Cemil Bayık ne de başka bir PKK’li bunu asla ispat edemez. Fakat PKK’lilerin Erbil’i bombalayan ve Kürt karşıtı Şii milisler Haşdi Şabi’nin kıyafetini giydiği ve Irak bayrağını koluna astığı bir gerçektir. PKK kalkıp Mardin’den, Muş’tan, Hakkari’den gelen Kürdistanı kurtarmak için gelen gençlerin koluna Irak bayrağı ve Haşdi Şabi milis amblemini asmıştır, bu da ispatlıdır.
Cemil Bayık kalkıp halkın maaşı ödenmiyor diye KDP’ye eleştiri yapıyor. Tarihi boyunca tek bir kez Türk petrol boru hattı patlatmayan ama Kürdistan Bölgesi’nin petrol boru hattını patlatıp sadece bir patlamada Kürdistan Bölgesine 11 gün içinde 120 milyon dolar zarar veren PKK Güney halkının maaşları ödenmediği için üzüldüğünü söylüyor. Oysa ki maaşların ödenmemesi de Irak devletinin Kürdistan’a dayattığı bir sömürgeci politika sonucudur. Kalkıp bu Irak devletinin Kürtleri aç bırakma siyasetini Barzanileri eleştirerek aklamaya çalışan Cemil Bayık’a maalesef ki Irak’ın korucu başı demek dışında bize bir yol kalmıyor.
Cemil Bayık yazısının sonunda “KDP başta olmak üzere, Kürt düşmanlarıyla iş birliği yapanlara karşı tepki göstermelidir” diyerek yakında KDP karşıtı kitlesel eylemler yapılması talimatı verdi. Yani KDP-Barzani-Peşmerge düşmanlığını Irak ve İran bıraksa bile PKK bırakmayacak. PKK ve Irak devleti ilişkileri çok eskidir. Fakat özelde dediğimiz gibi 2013 yılından bu yana yani 11 yıldır KDP ile savaşma karşılığı Süleymaniye’de yaşatılıyor. PKK bunu kaybetmek istemiyor.
Bizde Bayık’ın çağrısını düzeltiyoruz ve şu çağrıyı yapıyoruz: “Güney Kürdistan halkı, siyasetçisi, aydını, yazarı, gençleri ve kadınları Güney devriminin kazanımlarına karşı Irak devletinin yanında yer alan başta PKK olmak üzere her çeşit çahşlığa-koruculuğa karşı tavır almalı, mücadele yürütmelidir. Bu zor günler önce cahşlara karşı mücadele ile düzelir.”