Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Kürdistan Parlamento seçimlerine katılmayacağını duyurdu.
KDP Siyasi Bürosu, bugün (18 Mart 2024) Irak’taki son durum, Erbil-Bağdat ilişkileri, Kürdistan Parlamento seçimleri, Federal Mahkeme kararları ve diğer birçok konuya ilişkin bir açıklama yaptı.
KDP’nin kuruluşundan bu yana Kürdistan halkının meşru haklarının hayata geçirilmesi ve demokrasinin pekişmesi için mücadele ettiği belirtilen açıklamada, “1991 Raperin’in (Ayaklanma) ilk günlerinde Başkan (Mesud) Barzani, Kürdistan halkının kazanımlarının yansıtılması, korunması ve uygulanması için bölgede demokratik yönetimin tesis edilmesinin temeli olarak serbest seçimlerin yapılmasını savundu. Partimiz her zaman özgür ve adil seçimlerin ilke ve kriterlerinin sağlanmasının savunucusu olmuştur.” denildi.
KDP’nin seçim sürecinin bağımsız, tarafsız, yetkin ve şeffaf bir organ tarafından yönetilmesinin, sürecin bütünlüğünün temel koşulu olarak gördüğü kaydedilen açıklamada, “Kürdistan Parlamento seçimleri, Irak Yüksek Federal Mahkemesine taşınmasının ardından, anayasal haklara saygı gösterilmeden uzun bir süre ertelendi.” ifadesi kullanıldı.
Federal Mahkemenin bölgedeki demokratik sistemi iptal etme kararındaki anayasanın apaçık ve tehlikeli bir şekilde ihlal edildiği, bunun Irak’ı merkezi sisteme geri gönderme girişimi olduğu belirtilen açıklamada, “Federal Mahkemenin, Kürdistan Parlamento Seçim Kanununu, Kürdistan Bölgesi Hükümeti anayasasının yasama organının bağımsızlığını güvence altına alan 117 ve 121. maddeleri ile anayasanın 6. maddesini ihlal ederek değiştirmesi demokrasi sistemini baltaladı.” denildi.
Kürdistan Parlamento Seçim Kanununda bileşenlere ait kota sandalyesinin ortadan kaldırılmasıyla, bölgede özgürlük, adillik ve eşitliğin temel güvenceleri ihlal edildiği aktarılan açıklamada, “Bu durum, bölge vatandaşlarının bir arada yaşam ve birbirini kabul etme gibi hassas bir konuyu ihlal etti. Diğer taraftan da anayasanın 49/1. fıkra ve 125. maddelerine aykırıdır. Yargı sorumluluğun Federal Yüksek Yargı Konseyine ait bir yargı organına devredilmesi, Kürdistan Bölgesi yargısının kötüye kullanılmasıdır.” ifadeleri kullanıldı.
Birbirini izleyen kararlarıyla, Federal Mahkemenin yasama ve yürütme organlarının yerine geçmesine yol açtığı kaydedilen açıklamada, “Federal Mahkemenin seçim yasasına aykırı kararlarına ek olarak, Kürdistan Parlamentosunun seçim sürecini ciddi şekilde sorguya çeken başka işlemler de yapıldı. Bunlar arasında Kürdistan Bölgesi’nde biyometrik seçmen kartı yaptıran toplam seçmen sayısının yüzde 20’sini oluşturan yaklaşık 400 bin seçmenin parmak izi okunmadığı gerekçesiyle mahrum bırakılması ve Halepçe’de sandalye belirlemede adaletsizlik meselesi yer alıyor.” denildi.
Önceki rejimin çökmesinin ardından (ortaklık, uzlaşma ve denge)’nin, Irak’ı herkes için ve vatandaşların kendilerini sorumlu hissetmesi konusunda tüm siyasi partilerin anlaşmasının temeli haline geldiği belirtilen açıklamada, “Ne yazık ki müdahale, bütçe ve maaş kesintileri politikası, Kürdistan Bölgesi’nin anayasal statüsünü küçültmeye yönelik çok sayıda adım atıldı. Devlet yönetimi koalisyonunun partilerine, anayasanın ve siyasi ve idari anlaşmanın tüm maddelerinin uygulanmaması konusunda çağrı yapılan açıklamada, “Aksi takdirde siyasi süreci devam ettiremeyiz. Kürdistan halkının meşru haklarını ve Irak’ın demokratik ve federal sistemini koruma konusundaki tarihsel konumumuz ve sorumluluğumuzun bilincinde olduğumuz için, hukuka ve anayasaya aykırı bir şekilde bize dayatılan bir seçime katılmayacağız.” ifadeleri kullanıldı.