Bu gün, Kürtlerin ölümsüz lideri Mela Mustafa Barzani öncülüğünde Güney Kürdistan’da 11 Eylül 1961’de başlayan Eylül Devrimi’nin yıl dönümü. Bu devrim Kürtlerin 1. Dünya Savaşı sonrası yok edilmesi doğrultusunda yapılan yerel ve uluslararası planlara karşı büyük bir karşı koyuş ve diriliş devrimidir.
Eylül Devrim’i sadece Baas rejimine karşı değil Kürtlerin içindeki ihanete karşı da verildi. Üzerinden 62 yıl geçtikten sonra görüyoruz ki tarih tekerrür ediyor. Irak devleti yine Kürtlere karşı şovenisttir ve İbrahim Ahmed’in ihanet çizgisinin öncülüğünü bu kez PKK üslenmiştir. Nasıl ki İbrahim Ahmed Eylül Devrim’ine karşı Baas rejiminin yanında silahla saldırdıysa bu kez de PKK ve YNK aynı görevi üslenmiştir.
Ölümsüz Barzani’nin Kürtlerin kaderini değiştiren dönüşü
1946 yılında Kürdistan Cumhuriyeti’nde Genelkurmay Başkanı olan Mele Mustafa Barzani, Cumhuriyet’in yenilgiye uğramasıyla emrindeki Peşmergelerle birlikte Aras Nehri’ni geçerek Rusya’ya geçti.
Kürdistan’da ve Kürdistan dışında milli faaliyetler devam ederken, 1958 yılında Kürdistan Hareketinin de etkisiyle Irak’ta yönetim değişikliği oldu. Abdulkerim Kasım yönetimi ele geçirdi. Abdulkerim Kasım öncülüğündeki Irak yönetimi, Irak’ta var olan temel sorunları ve özellikle de Kürdistan Meselesini çözmeyi ilk planda ele alacağını açıkladı. Bunun içinde Kürtlerin muhataplığını kabul etti. Bu nedenle Kürdistan Lideri Mele Mustafa Barzani’yi Irak’a davet etti. Mele Mustafa Barzani bu davete karşı kuşkuları olsa da cesaretle karşıladı. Irak’a döndü.
Ölümsüz Barzani’nin bu dönüşü sadece Güney Kürdistan’ın değil tüm parçaların kaderini değiştirdi. 1960’ların sonunda Rojava ve Kuzey Kürdistan olmak üzere her yerdeki canlanma Ölümsüz Barzani’nin Ortadoğu’da başlattığı süreç ile ilgilidir.
Kürt dili resmi dil oldu, anayasa değişti
Kürdistan Lideri Mele Mustafa Barzani geldikten sonra, Irak Merkezi yönetimi, KDP’yi legal parti olarak kabul etti. Anayasa değişiklik yaptı. Yeni anayasa üniter devlet yerine, âdem-i merkeziyetçi, çoğulcu devlet sistemini benimsedi. Irak’ın Arap ve Kürt milletinden oluştuğu, Arap ve Kürt dilinin de devletin iki resmi dili olduğu kabul edildi.
Bu yeni anayasaya göre, Kürdistan’da Kürtlerin egemenlik ve iktidar yapılanmasında yer alması kabul edildi. Bu Kürtlerin otonomik egemenliğine evet denilmesi anlamına geliyordu.
Bu gelişme, Kürtlerin, KDP ve liderinin Eylül Devrim öncesi kazandığı büyük milli siyasi bir mevzi anlamına geliyordu.
Bu değişme ve yeni anayasa, Kürdistan’ın genelinde sevinç kaynağı olduğu gibi, şevkle ve açık yüreklilikle desteklendi.
Arap şovenizmine karşı Eylül Devrimi
Ne yazık ki Yeni Anayasanın yapılışının üzerinde 2 yıl geçtikten sonra, Irak Arap milliyetçi ırkçılığı hortlamaya, üniter Arap Devleti amacı yeniden hortlatıldı.
Bu gelişmelere hazırlıklı olan KDP, Mele Mustafa Barzani’nin öncülüğünde 11 Eylül 1961 yılında Eylül Milli Devrimini başlattı. Devrim askeri alanda tek değil diplomatik, kültürel ve siyasi alanda verildi. Sadece Kürtler değil Irak Arap devletinin zulmünden kurtulmak isteyen Kürdistan’da yaşayan Hristiyan ve diğer etnik guruplar da bu devrime büyük bir destek vermiştir.
Eylül Devrimi büyük bir başarılar elde etti. Fakat maalesef ki Kürt siyasal yapısındaki ihanetten yakasını kurtaramadı ve başarıları sınırlı kaldı. KDP içinde suni çelişkiler yaratmak isteyen sözde daha sol söylemleri olan bir hizip 1964 yılında ihanetin başını çekti. İbrahim Ahmet ve Celal Talabani’nin öncülük yaptığı bu gurup Irak devletinin yanında Eylül Devrimi savaşçılarına karşı silah kullandı.
Irak rejimi ile arasındaki güç dengesizliği ve ihanete rağmen KDP öncülüğündeki Eylül Devrimi Şoven Irak devletini yendi. 11 Mart 1970 yılında yani 9 yıl yıllık mücadeleden sonra Eylül Devrim’i Kürdistan için otonomi kazandı.
Eylül devriminin kazanımı olan otonomiyi Irak devleti sindiremedi ve 1975 yılında resmi değil fiili olarak yok sayıldı.
1964 yılındaki ihanet hala devam ediyor
Fakat her ne olursa olsun Eylül Devrimi Kürtlerin üzerindeki ölü toprağı atmasına büyük vesile oldu. Bugün Kürtlerin Ortadoğu da yükselen sesi varlığını Eylül Devrimi’ne borçludur.
Fakat bugün üzerinden 62 yıl geçtikten sonra tarihin tekerrür ettiğini görüyoruz. Irak devleti hala şovenist bir zihniyetle Kürtlerin kazanımlarını geri almak istiyor. İbrahim Ahmed’in ihanet çizgisi de YNK ve PKK tarafından yürütülüyor. Öyle görünüyor ki Barzani hareketi ve KDP yeniden bir devrim süreci başlatacaktır. O zaman şovenizme ve ihanete rağmen nasıl başardıysa bugün aynı başarıyı gösterme görevi ile karşı karşıyadır.