Rojava’da yaşananlar devrim mi karşı devrim mi?

Rojava’da yaşananlar devrim mi karşı devrim mi?

Suriye’de 2010 yılında başlayan halk hareketi Rojava Kürdistan’ı için önemli bir fırsatlar yarattı. Rojava, Güney Kürdistan’ın  resmi statüye kavuştuğu 2004 yılında yakaladığı koşulları yakalamıştı.

13 yıl sonra geriye baktığımızda Kürtlerin Rojava’da oluşan fırsatları nasıl kullandığı da tartışma konusu. Çünkü Rojava üzerinde PKK’nin tekelleştirme sistemi devam ediyor.

PKK, kendine siyasal alan açmak, diplomatik imkanları kendi için kullanarak kendini meşrulaştırmak gibi çıkarları nedeni ile Rojava’yı kurban etti. PKK Rojava’yı kendine bağlı herhangi bir tabur veya Mahmur Kampı gibi idare etmek istedi. Bunun için Rojava şu anda sosyal, kültürel, ekonomik, demografik, siyasal ve askeri tehlikelerle yüz yüze.

19 Temmuz 2012 tarihinde başlayan ve PKK’nin “Rojava devrimi” dediği sürecin gerçeği neydi? İran’ın sponsorluğunda Suriye devleti, buraları PKK’ye ve Rojava’daki örgütü PYD ve TEWDEM’e teslim etti. Tarihi belgeler, yaşananlar bu durumu çok net ortaya koymaktadır. Bu nedenle burada bir devrim yoktur. Bir el değiştirme, bir devir teslim vardır. Bunun içinde Rojava’daki yönetimin paradigması da Suriye Baas rejiminin bir iz düşümü olmuştur.

Bu gerçek bilinmesine ve yanlış uygulamalara rağmen tüm Kürdistan parçaları Rojava için varını yoğunu seferber etti. Özellikle Kürdistan Bölgesel yönetimi Rojava için maddi, manevi, diplomatik, lojistik her türlü yardımı yaptı, tavizler verdi.

2012 yılında El Nusra’nın Serekaniye gibi Kürt şehirlerine saldırılarında Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve KDP Rojava’yı destekledi. El Nusra böyle yenildi.

2015’te IŞİD Kobani’ye saldırdığında yine bizzat Başkan Barzani ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi tüm diplomatik ve siyasi kazanımlarını kullandı, Kobani böyle kurtarıldı.

 Tüm Kürtler Rojava için her şeyi yaptı.  Fakat PKK, “Küçük olsun ama benim olsun” diyerek. Rojava’da sadece kendisini ve biat eden birkaç yapıyı bıraktı. Şu anda Rojava otoriter tekçi bir yönetim ile yönetilen Kuzey Kore gibi bir yapıya dönüşmüştür.  PKK ihtiyaç duyunca halkı Öcalan resmi ile sokağa döküyor, isteyince Kürdistan Bölgesi’ne karşı sokağa döküyor.

PKK önce Rojava’daki diğer Kürt örgütlerini bezdirme, kaçırma ve etkisiz kılmaya çalıştı. PKK önce Türkiye’nin 1990’larda Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin uyguladığı “faili meçhul” yöntemini uyguladı. Behzat Dursun, Nesredin Birhik gibi onlarca kaçırıldı, işkence gördü, öldürüldü, cenazeleri yol kenarına atıldı veya hiç bulunmadı.
Yüzlerce isim hiçbir neden yokken evleri basıldı, ailelerinin gözü önünde işkence edilerek tutuklandı. Birçok insanın akıbeti ise hiç bilinmiyor.  PDK-S sadece geçtiğimiz yıl 57 üyesinin kaçırıldığını ve hala akıbetlerinin bilinmediğini açıkladı.

PYD cezaevlerinde hala onlarca Kürt siyasi tutsak var. Bunlar ne mahkemeye çıkıyor ne suçları biliniyor. Kobani, Derik ve Qamişlo’daki PKK cezaevleri Türk devletinin 1980’lerdeki Diyarbakır cezaevi gibi yönetiliyor.

PKK muhalif Kürtlere yöneldikten sonra bu kez sıra kendi kadrolarına geldi.  PKK içinde yer alan pek çok Rojavalı isim PKK’nin Rojava’yı günlük olarak idare etmesinden rahatsızdı. PKK tüm rojavalı kadrolarına, başta da Mazlum Abdi gibi isimlere ayar verdi.  Ciwan Areb ve Dozdar Hamo gibi onlarca isim Kandil’e götürüldü, şaibeli biçimde öldürüldü.
Rojava’da PKK koordinasyonu adlı bir örgüt kuruldu. PKK’nin Kuzey Kürdistanlı kadroları bu koordinasyona atandı.  Bu örgüt tüm Rojava kurumlarını kendi bağladı.  Yani aslında Özer Yönetim, HSD, YPG, PYD; TEWDEM; Kongre Star vb bir çok örgüt sadece paravandır. Sivil insanlar sadece medyatik konularda öndedir. Kuzeyli kadrolar ve PKK yönetimi bir müfettiş gibi her kuruma ve Rojavalı yöneticinin yanına yerleştirdi.

PKK, Rojava’da Kürtleri temsil eden sembollere izin vermedi, Rojava her açıdan Kürdistanilikten uzaklaştırıldı.

Şu ana Mahabad’tan bu yana kullanılan Ala Rengin Rojava’da neredeyse yasaktır. 2015 yılında Grike Lege’de Ala Rengine Başlayan saldırılar günümüze değin devam ediyor. Onlarca kez yakıldı, halkın elinden zorla alındı.

Rojava yani Kürdistan’ın batısıdır. Fakat PKK bu adı da değiştirip Kuzey Suriye yaptı.

PKK, Kürtler arası birliği kendisi için tehlike olarak gördü. PYD’nin ENKS ile yaptığı tüm görüşmelere karşı çıktı. Süreci baltaladı. Fakat Türk sol örgütlerine Rojava topraklarını ve imkanlarını peşkeş çekti.

Kürt kültürüne büyük katkıları olan Rojava’da dansı ile ezgisi ile Kürt olmayan müzik, resim ve kültür yaratıldı. Kürt renklerini bilmeyen, saygı göstermeyen, her gün sokaklarda slogan atan, Öcalan resmine tapan bir gençlik yetiştirildi.

Kürtlüğün Rojava’da bitişi sadece bu da değildi. Kürt nüfusu Rojava’da her geçen gün azaldı. Esad’ın 1960’larda Arap kemeri ile yapamadığını PKK yaptı. 2012’den önce Qamişlo’da Kürt nüfusu yüzde 80 iken bugün yüzde 40 oldu.  Girke Lege yüzde 90 Kürt iken bugün sadece yüzde 70 Kürt kaldı.  Tirbesipiye yüzde 58 iken bugün yüzde 35 Kürt kaldı. Böyle giderse Kürtler ve Arapların nüfusu eşit olacak.

Zaten Araplar her çeşit imtiyaza sahipler. Örneğin Rojava’da küçümsenmeyecek bir petrol geliri var.  Haseki, Derazor gibi yerlerde Arap aşiretlerine bölgedeki petrol kuyularından yüzde 41 gibi büyük bir oranda petrol gelir payı veriliyor. Kürtler için var olan para ise PKK tarafından gasp ediliyor. Her gün ekmek pahalanıyor, elektrik yok, yollara yapılmıyor.  Kimse hiçbir eleştiri de yapamıyor.

Çok açıktır ki Kürtlerin umut bağladığı Rojava PKK’nin karalık ajandasının bir parçası olarak kullanılıyor.

Diğer Haberler