Eski Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, 2003 yılından bu yana Irak’ta yolsuzluğun yol açtığı zararın 600 milyar doları aştığını söyledi. Başbakan olduğunda üç kez kendisine suikast düzenlendiğini belirten Kazımi, eski diktatör Saddam Hüseyin hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Londra merkezli Şarku’l-Avsat gazetesine konuşan eski Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, ülkedeki yolsuzluğa dikkat çekerek, “Kesinlikle söyleyebilirim ki herhangi bir yolsuzluk davasına karışmadım ve kimseye arka çıkmadım. Hatta tanıdıklardan biri bir yolsuzluk davasına karışıp mahkûm olduğunda, maruz kaldığım tüm baskılara rağmen asla müdahale etmedim” dedi.
Saddam sonrası Irak’taki hâkim kültürün aksine olarak ailesi veya akrabalarından birini kadrosuna, ofisine veya şahsi koruma ekibine dahil etmediğini anlatan Kazımi, “Devleti idare ettiğim süre boyunca tam bir şeffaflık ve profesyonellik ile hareket ettim ve bulunduğum makamı hiçbir şekilde suistimal etmedim” diye konuştu.
“Irak yolsuzlukta 600 milyar dolardan fazla zarar etti”
“Yolsuzluk, Irak devletinde ben gelmeden önce kök salmış haldeydi” diyen Kazımi, 2003’ten bu yana tüm hükümetlerin tamamının bunda parmağı olduğunu belirterek, “Bu dönemde boşa giden paraların 600 milyar dolardan fazla olduğu düşünülüyor. Başbakanlığımın iki yılı boyunca önceki tüm hükümetlerin toplamında daha fazla yolsuzluk ve suikast vakası ortaya çıkardık ve yargıyla birlikte takibini yaptık” ifadesini kullandı.
“2003 ile 2020 ortası arasında yolsuzluk Irak’ın 600 milyar dolarını yuttu” diyen Kazımi, “Nereye gitti bu para?” sorusuna da, “- Partici taraflara gitti. Vatandaşın aleyhine derin devletin hazinesine, yolsuzluk projeleri yatırımlarına, devlet dışı bazı grupların liderlerine ve bazı partilere gidiyordu. Ayrıca, Irak dışındaki yersiz savaşlara da gitti” yanıtını verdi.
Hayali projelerde ve Irak’ın katkıda bulunduğu askeri operasyonların finansmanıyla paraların “birtakım odaklara gittiğini” belirten Kazımi, “Bu odaklar da bu parayı, yurt içinde ve dışında silahlı gruplar için askerî bir konum oluşturmak için kullanıyor” dedi.
“İran ile ABD arasında sürekli mesaj taşıyorduk”
İran’ın Irak’a komşu bir devlet ve Müslüman bir ülke olduğunu ancak Irak’ın da ilişkilerinde ciddi bir dengeye ihtiyacı olduğunu belirten Kazımi, “Biz İran’a karşı değiliz ancak özel alanımızı, bize özgü durumu ve hatta Amerika ile olan ilişkilerimizi anlamanızı istiyoruz, nitekim Saddam Hüseyin’den kurtulmamıza ve IŞİD’e karşı savaşta biz yardımcı olan Amerika’ya çok ihtiyacımız var” dedi.
İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in de bu durum karşısında “Biz Irak’ın egemenliğine ve mahremiyetine, halkının çıkarına bakışına saygı duyuyoruz” dediğini aktaran Kazımi, “İranlılar ile Amerikalılar birden fazla aşamada, özellikle de bazı Iraklı gruplardan veya Irak’taki silahlı toplulukardan füzelerin fırlatıldığı aşamada birçok mesaj vardı ve bizim rolümüz sakinleştirmekti. Başkan Donald Trump döneminde ABD’nin Bağdat Büyükelçiliğini vurmakla tehdit eden gruplar vardı ve biz Amerikalılar ile İranlılar arasında sükuneti sağlamayı başardık” şeklinde konuştu.
Kazımi, İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran’ın kendisinden Amerika ile ilişkileri kesmesini talep etmediğini belirterek, “O zamanlar istihbarat teşkilatının başkanıydım. Ancak siyasi süreçteki müttefikleri bunu istiyordu; Amerikalıların Irak’tan kovulmasını ve ilişkilerin kesilmesini talep ettiler. Ama o dönemdeki Irak hükümeti, bu baskılara boyun eğmedi. Biz daha sonra gerilimi azalttık ve istikrarı sağlamayı başardık” ifadesini kullandı.
“Başbakanken İranlılar ile Amerikalılar arasında mesaj ilettiniz mi?” sorusuna Kazımi, “Evet, Amerika ile İran arasında sürekli mesaj taşıyorduk. Mahkûmların serbest bırakılması aşamasında müdahil olduk, müzakereler yapıldı” yanıtını verdi.
Kendisine yönelik üç defa suikast girişimi olduğunu anlatan Mustafa Kazımi, Basra’da, Salahaddin’de ve Bağdat’taki konutunda kendisine suikast düzenlendiğini ancak hiç birinin başarılı olmadığını söyledi.
“Saddam’ın cenazesini evimin önüne attılar”
Kazımi, devrik diktatör Saddam Hüseyin’i ilk duruşmasında gördüğünü belirterek, “O tarihî ana şahit olmak istedim. Irak tarihinde bir dönüm noktası ve gerçekten zorlu bir tarihî andı. Ama maalesef Saddam Hüseyin’in kurbanları arasında bulunanlar, sorumluluk düzeyinde değildi. Saddam Hüseyin davasının oturumunda elde ettikleri şahsi kazanımlar ve oradan bir ev buradan bir araba hakkında konuşuyorlardı, böylece Saddam Hüseyin’in suçlarını daha az gösterdiler” dedi.
İdam edildikten sonra sonra Saddam’ın cesedini el-Hadra bölgesinde kendisi ile Nuri el-Maliki’nin evinin arasına attıldığını anlatan Kazımi, “İkinci görüşüm de bu oldu. Bu işe karşı çıktım, ancak bir grup güvenlik görevlisinin toplandığını gördüm ve onlardan, ölüye hürmet ederek cesetten uzaklaşmalarını istedim. Maliki de gece cesedin Saddam Hüseyin’in aşireti olan en-Neda aşireti şeyhlerinden birine teslim edilmesini emretti. Ceset, el-Hadra bölgesinden teslim alındı ve Tikrit’te gömüldü. 2012’den sonra IŞİD bölgeyi ele geçirince ceset çıkarılarak, şimdiye kadar kimsenin öğrenemediği gizli bir yere nakledildi” diye konuştu.
“IŞİD’li lideri kandırarak avladık”
IŞİD’in önemli liderlerinden biri olan Suriyeli Saddam el-Cemel’i “avlamak için” plan yaptık ve onunla ilişki kurduklarını anlatan Kazımi, bu operasyonu da şöyle anlattı:
Bir ülkeden mali destek istiyordu. Onu finanse edeceğimize dair anlaştık. Kendimizi ona, birlikte çalışmak istediği bölgede başka bir tarafa bağlı bir servis olarak takdim ettik ve belirli bir noktada randevuya gelmesi için kandırdık, ona videolar ve teminatlar gönderdik. Gerçekten de Suriye’den, anlaşmak istediği ülkeye geldi. Onu aldık ve naklettik. Onu istediği yöne doğru taşıdığımız zannediyordu, ancak biz onu, o fark etmeden Bağdat’a indirdik. Onu bir misafirhaneye yerleştirdik ve konuştuk. Onunla bizzat görüştüm, para istedi. Irak’ta bizim yanımızda tutuklu olduğunu söyleyince şaşırdı.”
Kazımi, 30 Haziran 2019’da patlayıcı kemer taşıyan bir IŞİD’li tutukladıklarını ve bu kişinin Ebubekir Bağdadi’nin yakını olduğunu, onun üzerinden Bağdadi’nin koordinatlarına ulaştıklarını, bunu da ABD istihbaratı ile paylaştıklarını söyledi.