Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Tüm dünyada 8 Mart, kadınlar tarafından çeşitli mücadele biçimleriyle coşkuyla kutlanmaktadır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili Kürt kadınının rolü, Kürdistan halkının mücadelesindeki çıkışını, bugünün önemi ve kısa tarihi üzerine kısaca tanımlamak istedik.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından bu şekilde tanımlanmış olarak her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasıdır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 1970’lerde uluslararası alanda kabul görmesine rağmen, dünyanın dört bir yanındaki kadınlar için ortak bir gün olarak kutlanması talepleri 1800’lü yıllara uzanmaktadır.
8 Mart 1857’de kadınlar New York’ta bir grev düzenlediler ve çalışma saatlerinin 8 saate düşürülmesini ve eşit ücret ödenmesini talep ettiler. Ancak bu grev eylemi sonucunda kadın fabrikası yakıldı ve yaklaşık 100 kadın burada hayatını kaybetti. Her ne kadar kadınlar grev taleplerini kabul ettirmiş olsalar da, kadın hakları için örgütlü mücadele tarihi 1900’lere uzanıyor. 1903 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınların ekonomik, siyasi ve kişisel haklarını korumak için “Kadın Sendikaları Koalisyonu” kuruldu.
1908’in son Pazar günü, New York’taki sosyalist kadınlar oy kullanma, siyasi ve ekonomik hakları için bir yürüyüş düzenlediler. Bu gün aynı zamanda “Kadınlar Günü”nün ilk gösterisi olarak da kabul edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1909 yılında 2.000 kişinin katılımıyla kadın hakları eylemleri yapılmış ve 20.000-30.000 kadın tekstil işçisinin katılımıyla genel grev başlatılmıştır. Bu grevdeki kadın işçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve kendilerine iyi bir ücret ödenmesini talep ettiler. Kadın Sendikası Koalisyonu, grevdeki kadınlara duyulan ihtiyacı memnuniyetle karşıladı ve gösteride tutuklanan kadınları kefaletle serbest bıraktı.
Amerikalı kadınların mücadelesi Avrupalı kadınları da etkiledi. 1910’da Kopenhag’da İkinci Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı düzenlendi. Konferansta Clara Zetkin, kadınların taleplerini ifade edebilecekleri bir dünya kadınlar günü önerdi ve onaylandı. Kesin bir gün belirlenmeyen kararın ardından 19 Mart 1911’de Almanya, Avustralya ve Danimarka’da ilk Dünya Kadınlar Günü kutlandı. 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması, 1972’de Sidney’de “Mart Hareketi” adı verilen büyük bir organizasyonla başladı. 16 Aralık 1977’de Birleşmiş Milletler, 1975-1985 “Birleşmiş Milletler Kadınlarının On Yılı” nı ilan ettikten sonra kutlanmak üzere “Dünya Kadınlar Günü” ilan etti. İlerleyen yıllarda BM üyesi ülkeler 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kutlamaya başladılar.
Dünyanın dört bir yanındaki emekçi kadınların günü 8 Mart’ta kutlanırken, Kürdistan’da da bu günün önemli bir anlamı var. Her şeyden önce Kürdistan ezilen, uluslararası bir işgal dayatması ile karşı karşıya olan ve her yönüyle bölünmüş bir ülke konumunda. Bu anlamda en ağır yük hala Kürt kadınının üzerine oluyor. İşgalin ve savaşın yıllar içinde ortaya çıkardığı tüm acılar Kürt kadınının omuzlarına büyük bir yük bindirdi. Kürdistan’da kadınlar acının ve ızdırabın anneleri oldular.
Ama öte yandan, Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt kadınları işgale, baskıya ve şiddete karşı mücadelede önemli tavırlar aldılar. Kürt kadınının organize bir pozisyonu ortaya çıktı. Kürt kadınları Kürt kültürünün ve dilinin korunmasında, tüm düşmanca politikalara rağmen, işgalci devletlerin asimilasyonuna karşı Kürt kültürünü ve dilini korumanın kalesi haline geldiler.
Leyla Qasim başta olmak üzere Güney, Kuzey, Doğu ve Batı Kürdistan’daki binlerce kahraman Kürt kadını milli bir tavırla ulusal mücadelede öncü olmuş, demokratik ve ulusal haklar için yaşamın her alanında, mücadeleyi yükseltmişlerdir. Savaş alanından, sanat, siyaset ve diplomasi alanlarına kadar, Kürt kadınları en aktif sahalarda yer alarak, özgürlük mücadelesinin ana öncüleri haline geldiler. Bu nedenle Kürdistan halkının kurtuluş mücadelesinin başarısının bir unsuru olan “Jîn, Jîyan, Azadî – Kadın, Yaşam ve Özgürlük” sloganı bir slogandan daha fazlasıydı.
Kürt kadını sadece işgale değil, Kürt toplumu içindeki geri kalmışlığa da karşıda mücadele verdi, vermekte. Bu yönüyle Kürt kadınları sadece Ortadoğu coğrafyasında değil bütün dünyada kadın hakları savunuculuğu konusunda örnek teşkil eder hale geldiler.
Kürt halkının işgale ve yok olmaya karşı mücadelesi genel olarak devam etmektedir. Kürdistan Bölgesi’nde, Kürt halkının önemli başarıları Irak’ın kalıcı anayasası ile bir dereceye kadar güvence altına alınmıştır. Rojava Kürdistan’da da bir ölçüde çok iyi bir durum ortaya çıkmış ve o bölgede mücadele devam etmekte olup, Rojava Kürdistan’daki Kürt topraklarının birliğinin geçişi güvence altına alınmıştır. Özellikle Rojava Kürdistan’da Kürt kadınlarının teröre karşı mücadelesi Kobani’de en üst seviyeye ulaşmış, tüm dünyada Kürt kadınları geri kalmışlığa karşı mücadelenin ve tüm insanlığın sembolü haline gelmiştir.
Kuzey ve Doğu Kürdistan’da da Kürt halkının ulusal mücadelesi devam ediyor. Kürt halkı millet olarak temel hakları için mücadelesini sürdürmekte. Bu yönüyle Kürt kadını geçmişten beridir işgalcilere karşı mücadelede çok önemli, aktif bir role ve etkiye sahiptir. Yani Kürt kadınının mücadelenin lideri olduğu, ulusal, sosyal, kültürel ve insani değerlerine gururla sahip çıktığı söylenebilir.
Kadınların Kürtler İçindeki Yeri
Kürt ulusu içinde, Kürt toplumunda kadınların her zaman bir yeri ve ağırlığı olmuş, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi Kürt devrimlerinde ulusal mücadelenin yanında devam etmiş, yüzlerce aktif kadın Kürt halkının siyasi ve kültürel tarihinde yer almıştır. Kürt kadınları edebi ve sosyal çalışmalar yaparak Kürt mücadelesinin gelişmesinde rol oynadılar. Kürdistan’ın dört parçasındaki kadınlar siyasi hareketlerde yer aldılar. Hevse Khani Naqib, Daya Tebriz ve Leza Hanım eşleriyle birlikte özgürlük için savaştılar. Daya Rezbad, Mastura Erdalan, Xece Bawe, Leyla Qasim ve onlarca kadın bu mücadele esnasında şehit edildiler.
Güney Kürdistan’daki 1991 ayaklanması ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kurulmasından sonra onlarca kadın örgütü kuruldu. Toplumsal cinsiyet eşitliği hareketi ve mücadelesi yeni bir aşamaya girdi.
Bu kazanımlara ve değişikliklere rağmen, Kürdistan’da kadına yönelik şiddet hala farklı düzeylerde varlığını sürdürürken, kadın hakları eşitliği ve şiddetin ortadan kaldırılması mücadelesi de taviz verilmeksizin devam ediyor.