Cinayetin 69 yaşlarında aşırı sağcı bir Fransız tarafından işlenmesini göz önünde bulunduran yetkililer, eylemi şimdilik “terör saldırısı” olarak nitelemeyi reddetti.
Peki soruşturma hakimleri, adli müfettişler ve hukukçular, 3 Kürd’ün yaşamını yitirdiği bu saldırıyı neden hala “bir terör saldırısı” olarak kabul etmiyor?
VOA Türkçe’nin yer verdiği habere göre, işte 5 soruda saldırıya ilişkin hukuki tartışmanın detayları:
1- Fransız Ceza Kanunu’nda “terör saldırısı” tanımı nasıl yapılıyor?
PNAT’ın (Fransa Ulusal Anti Terör Savcılığı) soruşturmayı üstlenmeme nedenini anlamak için öncelikle terör eylemi tanımını anlamak gerekiyor. Ceza Kanunu’nun 421-1’inci maddesine göre terör eylemi, “Bir kişi ya da grubun, kasten korkutma veya yıldırma yoluyla kamu düzenini ciddi şekilde bozmayı amaçlayan eylem” olarak tanımlanıyor. Bu suçlar, “topluma, hayata ve kişinin bütünlüğüne yönelik eylemlerle; adam kaçırma ve uçak, gemi veya diğer ulaşım araçlarının kaçırılması yoluyla kasten saldırı” olarak sıralanıyor.
2- Bir saldırının terörist niyeti nasıl anlaşılır?
Ceza Kanunu’na göre bir saldırının terör saldırısı sayılabilmesi için, eylemin “ulusal toprakların bütünlüğünü tehlikeye atma” amaçlı işlenmesi gerekiyor.
Müfettişler bu saldırıda böyle bir unsurun bulunmadığını da belirtiyor. PNAT müfettişleri, Fransız medyasına, “Failin bir terör örgütüne üye olduğunu iddia etmesi veya terör örgütü adına hareket etmesi durumunda niyetini belirlemek kolaydır. Durum böyle olmadığında, zanlının gerçeklerin ortaya çıktığı sırada niyetinin bu olduğunu anlamak, hangi amaçla hareket ettiğini belirlemek için soruşturma sırasında toplanan unsurları tam olarak analiz etmek gerekir” diyor.
3- Terör veya cinayet dosyalarını ele alış farkı ne?
Bu cinayet, son yıllarda tekrarlanan bir soruyu gündeme getiriyor. PNAT’ın belirli davaları alıp almamasının kriterleri nedir? Bu sorunun en önemli yanıtı, mahkemenin dosyayı ele alış biçimindeki fark.
Çünkü PNAT’ın soruşturma olanakları ve yetki kapsamı daha geniş. Hukuk ve Ceza İnfaz Kurumları Sosyolojik Araştırma Merkezi’nde (Cesdip) araştırmacı Olivier Cahn, La Croix gazetesine bu kapsamı, “Saldırının terör olayı olarak kabul edilmesi durumunda, polisin gözaltı sürelerini uzatabilmesi, soruşturma sırasında adli polis ile istihbarat arasında işbirliği gibi bir takım avantajlar var. Her şeyden önce, eylemin bir saldırı olarak nitelendirilmesi genellikle çok daha geniş bir medya veya siyasi kapsam da sağlıyor” diye açıklıyor.
4- Soruşturmanın niteliği hala değişebilir mi?
PNAT müfettişleri, “Soruşturma devam ettiği sürece bu değerlendirmenin her zaman gelişmesi muhtemeldir” diyerek, saldırının bulgular ışığında terör soruşturmasına dönüşebileceğini hatırlatıyor. Avukat Emmanuel Daoud, soruşturmada, zanlının şiddeti savunan kimlikçi gruplar ya da kişilerle bağlantısı ortaya çıkması durumunda PNAT’ın soruşturmayı yürütmek için dosyayı ele alabileceğini belirtiyor.
Bu durumda teamül gereği, PNAT soruşturma hakiminden, saldırının “terörist karakterini kovuşturmaya entegre ederek” zanlıyı suçlamasını isteyecek. Ve bu aşamadan sonra dosyaya anti terör savcılığı el koyacak. Anti terör savcılığı tarafından ele alınırsa dava tıpkı Charlie Hebdo, 13 Kasım Paris saldırısı ve Nice saldırısında olduğu gibi özel bir terör mahkemesince yargılanacak. Aksi takdirde duruşma, cinayet suçlarının görüldüğü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
5- Diğer saldırılardaki örnek kararlar neler?
VOA Türkçe’nin adli kaynaklardan edindiği bilgilere göre, 69 yaşındaki saldırganın “yabancılara karşı patolojik nefreti, Kürtler’e dönük özel bir düşmanlık” olarak değerlendirilemiyor. İlk belirlemelere göre, “saldırgan Rue d’Enghien’deki Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne yönelmeden önce, Saint-Denis’ye giderek, cadde ortasında rastgele saldırmayı bile düşündüğünü, ancak burada yeterince kalabalık bulamayınca ve “kıyafeti şarjör değiştirmeye uygun olmayınca, evine gitmeye karar verdiğini” yönündeki anlatımlara dikkat çekiyor.
Örneğin, 2019’da Bayonne’de 84 yaşındaki bir emeklinin, Bayonne camisinin dışında 2 kişiyi vurup ağır şekilde yaraladığında da PNAT dosyayı üstlenmedi. Bu karar, Müslüman toplumundan gelen pek çok eleştirinin hedefi oldu. PNAT’ın patronu Jean-François Ricard, 2021’de Ulusal Meclis’te saldırı hakkında, “zanlının tamamen tutarsız ifadeler ve açıkça ırkçı ancak hayal ürünü motivasyonlarla saldırıyı gerçekleştirmesinin tespit edilmesi” nedeniyle dosyayı almadıklarını açıkladı.
Halen duruşmaları süren ve bir zanlının kamyonla Nice’in en kalabalık sahil yolunda kalabalığın üzerine sürerek, 86 kişiyi öldürdüğü 14 Temmuz 2016 Nice saldırısında da aynı tartışma yaşandı.
Duruşma sırasında savunma avukatları, saldırının terörist niteliğine itiraz etti. Mahkeme’nin cevabı ise “Özellikle uluslararası üne sahip bir yer olan Promenade des Anglais’in seçilmesi ve ulusal bayram gününün seçilmesi nedeniyle saldırının terör karakteri taşıdığı belirlenmiştir. Bir kamyon kullanmış olması gerçeği de, gündelik bir nesneyi onu terör ve gözdağı amaçlı bir savaş ve ölüm silahına dönüştürmek için yönlendirerek kolektif infial yaratmıştır” oldu.
Kaynak: Nerina Azad