HSD’nin ilk sözcüsü Talal Sülo HSD- ABD ilişkilerini, HSD’ye hibe edilen silahlara ne olduğunu açıkladı

HSD’nin ilk sözcüsü Talal Sülo HSD- ABD ilişkilerini, HSD’ye hibe edilen silahlara ne olduğunu açıkladı

HSD’nin ilk sözcüsü Talal Sülo Independent gazetesine bir röportaj verdi. Röportajda PKK’nin HSD’yi nasıl yönlendirdiği, Şahin Abdi’nin konumu, çocuk savaşçılar, vb. pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Talal Sülo’nun açıklamasında öne çıkanları sizin için derledik.

HSD ismini ABD önerdi

Talal Sülo konuşmasında HSD’nin kuruluş sürecine ilişkin şunları söyledi. “SDG ismini ABD’liler Mazlum Abdi’ye önerdi. Ben o dönemler Afrin’de, Ceyş’ül Suvvar’ın içindeydim. 10 Ekim 2015’te Afrin’den Haseke’ye gittim. 15 Ekim 2015 günü, Haseke’de 41 kişinin katıldığı bir toplantı yapıldı. İsim o toplantıda önerildi. Herkesi kapsayan bir isim olsun isteniyordu. Çünkü toplantıda YPG’nin dışında Araplar, Türkmenler, Süryaniler de vardı”

Biz işin başında Mazlum Abdi var sanıyorduk meğer tüm kontrol Sabri Ok’taymış

Sülo HSD’nin işleyişi Türkmen, Asuri ve Arapların gerçekten etkili olup olmadığı konusunda ise şu değerlendirmeleri yapıyor. “Bu yapıların temsilcileri elbette var ama emirler YPG’den geliyordu. YPG ise emirleri daha yüksekten alıyordu. Biz işin başında Mazlum Abdi’nin olduğunu sanıyorduk ama o da emirler alıyormuş. Kritik askeri kararlar Bahoz Erdal tarafından yürütülüyor. İşin bütün kontrolü Sabri Ok’ta Ülkenin kuzeyinde kurulan Suriye Demokratik Meclisi’nin yönetimi bile onda. Bölgenin ekonomisini de o yönetiyor, istihbaratını kontrol ediyor, siyasi kararlar ona sorulmadan alınmıyor. Siyasi işlerden sorumlu görünen Aldar Halil de Sabri Ok’a sormadan bir şey yapmıyor.”

Yabacı güçler daha 2016 yılında Efrin için TSK’yı engellemeyeceklerini söylediler

29 Ocak 2016’da La Farge Çimento’nun tesisinde ABD, Fransız ve İngiliz yetkililerle bir toplantı yaptık. Toplantıda Brett McGurk ve Mazlum Abdi de vardı. Yabancı güçler, TSK’nın olası bir Efrin harekâtında SDG’ye ya da YPG’ye askeri bir destek vermeyeceklerini açıkladı. Bu aslında Efrin’den vazgeçtiklerinin göstergesiydi. Mazlum’a herhangi bir harekâtta ne yapacaklarını sordum. Esad rejimiyle temas içinde olduğunu ancak rejimin sürekli taleplerini arttırdığını söyledi. Mazlum Abdi rejim bayraklarının Efrin’e asılmasını kabul etti ancak Şam’dan “Yönetimi bize devredeceksiniz” baskısı geldi.

Qamişlo ve Hasekiye hala valileri aracılığı ile Suriye rejimi yönetiyor

Efrin’de çok büyük bir direniş olmayacağını biliyorduk

TSK Efrin’e yaklaşırken oradaki YPG, rejimin açtığı bölgeler üzerinden şehirden çıktı. “Öz Savunma Birlikleri” adı altında bırakılan gruplar zaten çok da eğitimli kişilerden oluşmuyor. TSK’nın karşısında çok fazla tutunamayacaklarını biliyordu. Biz zaten Efrin’de çok büyük bir direniş olmayacağını öngörüyorduk.

 IŞİD’in olduğu bölgelerde petrol IŞİD üzerinden satıldı

ABD hiçbir zaman manevi bir destek vermedi. SDG’yi sadece yerdeki partneri olarak gördü. Bir defasında McGurk’a, “Bizden biri Washington’a gelsin, en azından bir kahve ısmarlayın” dedim. Böyle bir şeyin kesinlikle olmayacağını söyledi. Suriye içindeki öz yönetim gibi uygulamaların ise Suriyelilerin kendi meseleleri olduğunu söyleyip durdular. ABD, SDG ya da YPG’nin Şam yönetimiyle sürekli temas halinde olduğunun farkındaydı. YPG’liler yurtdışına, Şam’ın kendilerine verdiği evraklar sayesinde çıktı. IŞİD varken bile o bölgenin petrolü IŞİD üzerinden gönderildi. Herkes payını alırdı. ABD’liler bunun farkındaydı. YPG’nin yaralıları Şam’daki hastanelerde tedavi görürdü.

ABD silahlı bize verirdi bir PKK’li gelip hepsini toplar götürürdü

ABD’liler SDG’ye silahları bileşenlerine ayrı ayrı imza karşılığında veriyordu. Türkmenler adına silahları imza karşılığında ben alırdım. Süryaniler adına Gabriel Kino, Arap aşiretler adına Şeyh Bender alırdı. İmza atılırken bu silahların Suriye rejimine karşı kullanılmayacağı teminatı da istenirdi. ABD’liler gittikten sonra Kandil’den gelen Safkan adındaki bir PKK’lı silahları alırdı. Bizim dahi bilmediğimiz yerlerde depolanırdı. ABD’nin verdiği silahlar gerek TSK’ya gerekse de SMO’ya karşı bular tarafından kullanılıyor. Bizim PKK’nin olduğu toplantılara girmemiz yasaktı. Bu nedenle silahların Türkiye’nin içine gönderilip gönderilmediğini bilmiyorum.

Mazlum Abdi bana “çocuk savaşçıları görmezden gel” dedi

Çocuk savşçılar konusu Mazlum Abdi’yi dahi aşan bir mesele. Mazlum Abdi, silah altına alınan bir çocuğun gitmesine izin dahi veremez. Çocukların silah altına alınması Kandil’in bir projesiydi. Çocuklardan devrimci yaratma ideali uğruna yapılırdı. Bazı zamanlarda savaşçılara SDG’nin iç tüzüğüyle ilgili dersler verirdim. Tüzüğe göre SDG’nin çocuk savaşçı kullanması yasak ama derslerde çocuklar oluyordu. Durumu Mazlum Abdi’ye iletip bundan vazgeçilmesini istediğimde “Hiç boşuna başını ağrıtma, görmezden gel” diye yanıt verdi.

PKK yabancıları dekor olarak kullanıyor

Bizi sadece dekor olarak kullanıyorlardı. Ayrılmadan önce defalarca Mazlum Abdi’ye istifamı verdim. Ama ben, “Ayrılırsan seni 48 saat içinde öldürürler” diyerek üzeri kapalı tehdit aldım.  Bu şekilde rahatsız olanlar da var ama can güvenliği endişesi taşıyorlar. Özellikle Arap aşiretleri bu durumdan çok rahatsız.

 Yazının orijinaline ulaşmak için: https://www.independentturkish.com/node/521146/r%C3%B6portaj/suriyeden-ka%C3%A7an-sdgnin-eski-s%C3%B6zc%C3%BCs%C3%BC-talal-s%C3%BClo-abd-silahlar%C4%B1n%C4%B1n-nas%C4%B1l-ypgye

Diğer Haberler