İran PKK kadrosu Hatem Özdemir’e idam cezası verdi, PKK neden sessiz?

İran PKK kadrosu Hatem Özdemir’e idam cezası verdi, PKK neden sessiz? Cemil Bayık, Bese Hozat Rıza Altun, Urmiye, itaat, Doğu Kürdistan, Süleymaniye PKK kadroları, PKK medyası

İran devleti Kürt tutsak Hatem Özdemir’e idam cezası verdi. PKK kadrosu olan Hatem Özdemir’in idam cezası 15 Mart günü kendisine tebliğ edildi. Ciddi sağlık sorunları olan Hatem Özdemir hakkında ne PKK’den ne PKK’nin Doğu Kürdistan’da faaliyet yürüten seksiyon örgütleri PJAK ve YRK gibi örgütlerden herhangi bir açıklama yapılmadı gibi PKK medyası da olaya sessiz kaldı.

Hatem Özdemir kimdir?

25 yaşında ki Hatem Özdemir Kuzey Kürdistan’ın Agirî şehrinden Hatem Özdemir’in çocuk yaşta PKK’ye katıldığı ve HPG üyesi olduğu belirtiliyor. Hatem Özdemir Doğu Kürdistan ve Kuzey Arasındaki sınıra yakın olan Maku’ye bağlı Borelan mıntıkasında yaralı olarak tutuklanıyor. 3 Ocak 2019 yılında tutuklanan Hatem Özdemir kısa bir sorgudan sonra Urmiye’ye sevk ediliyor. Hatem Özdemir o tarihten bu yana da tutuklu.
15 Mart günü Devrim Mahkemesi tarafından kendisine PKK üyesi olmak suçundan idam cezası verildi.

İran’ın idam cezası verdiği tek PKK’li tutsak Hatem Özdemir değil. Firuz Musalou isimli Doğu Kürdistan’ın Kotol mıntıkasından olan bir siyasi tutuklu ya daha 7 Mart günü idam cezası verildiği belirtiliyor. Her iki kişi de PKK adına tutuklanıp ceza aldığı halde PKK bu konuda sessiz kaldı. Şu ana değin bu iki kişiye dönük olarak PKK medyası haber bile yapmadı.

PKK İran’ın Kürt gençlerinin hayatını karartmasına her zaman sessiz kaldı

İran devleti daha öncede PKK’nin Kuzeyli kadrolarına dönük idam ve Türkiye’ye teslim etme gibi girişimlerde bulunmuştu.
1994 yılında Ağrı dağı ve Serhat bölgesinde Türk devletinin kış operasyonlarında kaçarak Dambat-Makü hattına gelen 60 PKK gerillası Türk devletine teslim edildi. Bu gerillaların büyük çoğunluğu hala Türkiye cezaevlerinde tutuluyorlar.

Tüm bu olaylar olurken de PKK İran ile ilişkilerini germemek için bu konuyu gündem yapmadı. Kadrolar Türkiye’ye teslim edilirken Rıza Altun ve Mustafa Karasu İran’ın Urmiye şehrinde İran istihbaratı Itlaatın kendilerine tahsis ettiği bir villada ikame ediyordu. PKK aşırı pragmatist yaklaşımı nedeni ile onlarca gerillanın heba olmasına göz yummuş, kadrolarını ortada bırakmıştı. Hala da bu konuya dair PKK yayınlarında üstü kapatılmış bir konu olarak kalır.

Tarihte İran’ın Kürt gençlerine böyle bir ihaneti yokmuş gibi davranılır.

 Bugünde İran Cemil Bayık, Mustafa Karasu ve Bese Hozat gibi PKK yöneticileri İran’ın garantörlüğünde Süleymaniye çevresindeki alanlarda yaşarken aynı İran’ın Kuzey Kürdistanlı bir gence idam cezası vermiştir. Bu olay hem İran ve PKK arasındaki stratejik ilişkinin boyutlarını ve sakatlığını ortaya koyar öte yandan ise PKK’nin kendi kadrolarının hayatı üzerinde yaptığı siyaseti ve vicdansızlığı ortaya koyar.

PKK neden sessiz?

PKK’nin sessizliğinin en büyük nedeni İran ile kurduğu stratejik siyasi ittifaktır. PKK ve İran arasında 1990’lı yıllardan beri Doğu Kürdistanlı kadrolara dönük bir anlaşma olduğu gibi tutuklu kadrolar konusunda da bir ortaklık vardır.

Bu anlaşmaya göre PKK 2000’li yıllara değin Doğu Kürdistanlı kadro almamayı taahhüt etmiş ve bunu yerine getirmiştir. 2000’li yıllardan sonra bu anlaşma renk değiştirmiştir. İran, Doğu Kürdistanlı Kürtlerin ulusal eğilimi ve mücadele inanıcı karşısında bu anlaşmayı değiştirmiştir. İran Doğu Kürdistan’daki potansiyelin başka Komela, KDP İran gibi hareketlere kaymasındansa kendi kontrolündeki PKK’ye kanalize olarak kontrol edilmesini daha gerçekçi bulmuştur.  PKK ile Suriye devleti arasında da benzer bir anlaşma vardı. PKK Suriyeli kadroları Güney ve Kuzey’de savaştırma taahhüdü ile Rojavalı gençlerin potansiyel oluşturmasını engellemiştir. PKK ve İran devleti arasındaki anlaşma sebebi ile PKK 2000’li yıllardan sonra her ne kadar Doğu Kürdistan katılımlarını almışsa da bunları Kuzey, Güney ve Rojava’da savaştırmış Doğu Kürdistan’a dönük bir güçlü potansiyel olmalarına izin vermemiştir.

Yani Doğu Kürdistanlı kadroların potansiyeli PKK tarafından İran lehine kontrol altına almıştır.

PKK’nin sessizliğinin diğer bir nedeni ise PKK’nin kadro politikası ile ilgili bir durumdur. PKK sadece İran için değil tüm parçalarda kadroları örgüte hizmet etmek için var olan bir mülk olarak görmektedir. Bunun için de kendi çıkarları için gerektiğinde harcamaktan kaçınmamaktadır. Eğer durum böyle olmasa PKK bu denli startejik ilişki geliştirdiği İran’dan tutulu kadrolarına dönük talepler suna bilirdi. Oysa ki PKK yöneticileri ne Kürt halkı, ne Kürtlerin hakları ve evlatları hakkında taleplere sahip değil. Tek talebi kendi örgütü için gerekli koşulların verilmesidir.

Kürt gençlerinin imha olacağını bile Kuzey Kürdistan’daki hendeklerde tutması, Werxel vb tünellerde Türk devletinin önüne oyalanacağı bir lokma olarak tutması da PKK’nin kadro politikasındaki acımasızlığın göstergesidir.

PKK’nin kadroları bir mülk olarak görmesinin bir diğer işareti de gerekli gördüğü ve propaganda malzemesi olarak kullanması gerekince sahip çıkmasıdır. Tıpkı Zeynep Celaliyan gibi İran’da tutuklu bazı kadrolarının durumunu ihtiyaç hissettiği zaman öne çıkarır. Fakat bu öne çıkarma gerçek anlamda duruma dönük bir müdahele değil medyada propaganda malzemesi olarak kullanmaktadır. Bu konuda sitemizin Zeynep Celaliyan’a dönük yorum yazısına ulaşa bilirsiniz: https://darkamazi.com/archives/1018580

Diğer Haberler