GENERAL MAZLUM KİMDİR? DÜŞMANLARI KİMDİR?

Türk Devletinin Rojava’yı işgal girişimi sosyal ve siyasal anlamda pek çok sonuç ortaya çıkardı ve çıkaracak. Bunlardan biri de General Mazlum’un Kürt siyasetinde yeni bir figür olarak belirmesidir.  Daha iki ay önce ismi sadece Rojava ile ilgili çevrelerce bilinen, çok yüksek popülaritesi olmayan Şahin Abdi bir aylık bir zaman zarfında General Mazlum olarak tanındı. Peki, gerçekte Mazlum Abdi kimdir? General sıfatını hak etmiş midir? Onun general olmasına karşı çıkanlar kimlerdi?

IŞID lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin öldürülmesinin ardından, Tayyip Erdoğan açıklama yaparak “bazı ülkeler milli güvenliklerine tehdit olarak gördükleri teröristleri her nerde olursa olsun bulup ortadan kaldırıyorlar. Öyleyse, Türkiye’nin de aynı hakka sahip oluğunu kabul ediyorlar demektir ”dedi. Hemen ardından Erdoğan’a yakın bir gazeteci olan Abdulkadir Selvi de 30 Ekim tarihli makalesinde şöyle yazdı; “Bir bakmışsınız ki Erdoğan kameraların karşısına geçmiş; Mazlum Kobani, Cemil Bayık ya da Murat Karayılan’ın etkisiz hale getirildiğinin haberini veriyor. Sinyal Erdoğan’dan geldi, ne yapayım…”

Erdoğan ve Abdulkadir Selvi’nin bu açıklaması boş yapılmış bir açıklama değildir. Abdulkadir Selvi Erdoğan’ın kalemşörüdür. Bu bir makale değildir açık ve aleni biçimde Mazlum Abdi’nin tehdit edilmesidir.

Mazlum Abdi Kimdir?

1967’yılında Kobani’de dünyaya gelen Mazlum Abdi, daha küçük yaşlarda Kürt mücadelesi ile tanışır. Dr. olan babası tüm Kürt hareketlerine ilgi ile yaklaşır ve Abdullah Öcalan’ın Suriye’de gidip kaldığı ilk ailelerden biri de General Mazlumun evidir. Daha sonra Halep üniversitesinde Mimarlık okur, zeki davranışları ile her zaman dikkat çeken biri olmuştur. Üniversite yıllarında da PKK adına örgütlenme görevleri yapar. İlk olarak 1988-89 yıllarında Mahsum Korkmaz akademisinde askeri ve siyasi eğitim alan Mazlum Abdi, 1992 yılında ilk kez gerilla saflarına gelir ve Güney Kürdistan’da ki PKK kamplarında ağırlıkta eğitim çalışmalarında yer alır. İşin gerçeği General Mazlum Türk devletine karşı hiçbir mermi sıkmamıştır. 1995 yılında ağır yaralanan Mazlum önce Şam’a gider. Ardından da Avrupa’ya. Öcalan tutuklanana kadar da Avrupa sorumlusudur.

Parantez içinde şunu da söyleyelim; Sürekli olarak herkes tarafından özellikle de Türk medyası tarafından paylaşılan Öcalan yüzerken yanında bir gençle çekilen bir resmin Mazlum Abdi olduğu iddiası var.  Bu resme dayanarak ŞAhin Mazlum Kobani Öcalan ilişkisi öne çıkarılıyor. Bir yandan devlet bakın APO’nun adamı bu da terörist diyor öte yandan PKK’de bakın Mazlum Kobani bizim eserimiz onu biz yarattık diyor. Darka Mazi bunu araştırdı  fakat resim Mazlum Kobani’ye ait  değil. Resim Çekdar Şaxi adlı şu an hayatta olmayan başka bir gerillaya ait.

Öcalan’ın tutuklanmasından sonra 2000 yılında Avrupa’dan tekrar Kürdistan’a dönen Mazlum için yeni bir dönem başlar. Örgüt içindeki dengeleri öğrenir, Başkanlık konseyi adını alan liderler gurubu içinde kendine hem yer açmaya çalışır hem de güç biriktirir. Rojavalı kadroları kayırdığı, kendine göre olduğu vb konularda ki eleştirilere rağmen Şahin sürekli olarak yönetimlerde yer alır. Örgüt içinde Murat Karayılana yakınlığı ile bilinir. Zaten Urfa Kobani kültürünün yakın olması bu yakınlığın temel nedenidir. Fakat asıl mesele her ikisinin de Ankara gurubu ile kültürel farklarının oluşudur. Şahin ideolojik bir insan değildir, daha çok Kürt kimliğinin öne çıktığı bir kişiliktir. PKK’de ki devlet istemiyoruz, Türkiyelilik kimliği vb. kavramlara karşıdır. Sadece Şahin değil Rojavalı kıdemli kadroların çoğunluğunda eğer “Kürdistanı kurmayacaksak bizim burada işimiz ne, biz Türkiye’nin demokratikleşmesi için niye ölelim” gibi bir tartışma başlar. Bu gerginlik Rojavalı kadrolarda ayrışmaya yol açar yaşanır. 2001 yılında PKK’de ki eski kadrolardan Faik Derik bu sorunlar nedeni ile tutuklanır ve intihar etti denilerek infaz edilir. Bu durum pek çok Rojavalı kadronun tepkisine neden olur. Şahin’de bunlardan biridir fakat tepkisini açığa vurmaz. Siyasi pek çok görev alanında yer alır. Sessiz ve sedasız biçimde dikkat çekmeden, tepki toplamadan güç biriktirir. Çok önemli görevlerde ve kritik noktalarda rol alır, fakat PKK’nin en sevmediği özelliği olan ‘kendine göreliği’ bırakmaz.  2011’de Suriye de olayların başlaması ve Rojava’da başlayan hareketliliğe kadar. General Mazlum’un Kürt askeri güçlerinin oluşmasında ciddi bir payı vardır. 2016 yılında Türkiye’nin Rojava’nın Karaçoh dağına yaptığı saldırıdan sonra olay yeri incelemesi yapan Amerikalı generallerle resimlerinin yayınlanması ile artık Şahin Abdi’nin General Abdi olarak tanınmasının yolu açılmış olur.

GENERAL MAZLUM KİMDİR? DÜŞMANLARI KİMDİR?

PKK içindeki Dinazorlar General Mazlumdan rahatsız mı?

Kürtler için genç yüzlerin ortaya çıkması, farklı düşünceler dile getirmesi ve katı liderlik kültünün yıkılması açısından çok önemli. Fakat Kürtleri “tek lider, tek parti, tek ideoloji” ye mahkûm etmek isteyen PKK’nin bu durumdan pek memnun olmadığını kestirmek zor değil. Çünkü PKK hiçbir zaman Öcalan ve çevresindeki Ankara gurubunun dışında hiçbir sahada hiçbir insanın tanınan bir yüz olmasını kabul etmez. PKK içinde böyle bir dinozorlaşmış gurup vardır. PKK tarihi öne çıkabilecek herkesin bir şekilde tasfiye edildiği bir tarihtir. Semir, Mehmet Şener vb. birçok örnek vardır. Hatta legal siyasette de kalıcı politik şahsiyetlere yer yoktur. PKK’nin Selahattin Demirtaş anti-patisini bilmeyen yoktur.

General Mazlum’un “ Eğer taviz ve soykırım arasında kalırsak tercihimiz halkımız olacak” sözünü söylediği günün ertesinde Cemil Bayık çıkarak “ne olursa olsun geri adım atılmamalı, direnerek kazanılmalı” diyerek bir anlamda yapılan anlaşmayı onaylamıyoruz, sorumluluk bizde değil demiş oldu. Zaten PKK içinde bir dönemdir “Şahin ayrı bir beylik gibi hareket ediyor, bizi dinlemiyor, örgütün kararlarını uygulamıyor” gibi tartışmanın olduğunu, bunun da tüm PKK’ye yakın çevrelere yansıtıldığı biliniyor.

 PKK Kürdistan parçalarındaki örgütlerin, kadroların sadece merkeze göre hareket etmesi üzerine kurulu, katı merkeziyetçi bir harekettir. Yerel inisiyatiflere asla izin vermez, hatta bunu tehlike olarak görür. General Mazlum’dan da rahatsız olduğu açıktır.

 General Mazlum’un gerçek bir general olması için öncelikle PKK’nin bu otoriter ve tekçi yaklaşımını aşıp bağımsız kararlar ala bilmesi gerekir. Ayrıca PKK’nin diğer Kürt partilerine karşı düşmanca tutumunu aşabilmeli. Kürtler arası bir diyalog için Kürtler arasında ki ideolojik farklılıkları öne çıkarmadan Kürt kimliğini esas almalı.  Zaten 24 Ekim tarihinde tüm basın mensuplarına yaptığı açıklamada “ Başkan Barzani’ye teşekkür ediyorum” diyerek Barzani’yi başkan sıfatı ile anması bile General Mazlum’un PKK’nin Kürt liderlere değer vermeyen yaklaşımlarını aşmaya meyilli olduğunu gösterdi.

General Mazlum evet şimdiye kadar General olmak için elinden gelen her çabayı gösterdi. Fakat şimdi bir yandan sömürgeci Türk devletinin Kürtlere tahammülsüzlüğü ile fiziksel imha tehdidi atında bir yandan da PKK’de ki Ankara gurubu olarak anılan dinozorların siyasal kuşatması altında. Umarız General Mazlum bu her iki kuşatmayı da aşar ve Kürt uluslaşmasında gereken rolü oynar.

Diğer Haberler