PKK yöneticilerinden Duran Kalkan 15 Kasım günü PKK’ye bağlı Medya Haber adlı TV’ye katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarih ve siyaset dünyasını bilmeyenler için Duran Kalkan’ın ortaya attığı olaylar örgüsü bayağı mantıklı görünüyordu. Ama gerçekler Duran Kalkan’ın anlattığından çok farklıydı. Bunun için kendisine birkaç konuda hatırlatma yapmak istedik.
Hatırlatma bir: PKK’yi tasfiye etmek isteyen güçler gerçekten var mı?
PKK’nin yıllardır kendi kitlesine ve kadrolarına karşı kullandığı en büyük silah “tasfiye edilmek isteniyoruz” söylemidir. PKK tüm totaliter rejimlerde olduğu gibi, dış düşmanlar kavramını kullanarak kadrolarını ve kitlesini motive etmeye çalışır. Duran Kalkan’da konuşmasında aynı komplo teorisine sarılarak şunları söyledi: “PKK’yi tasfiye etmek isteyen bir plan var buna, ABD-TC-KDP ortak ittifakının planlı saldırısı diyebiliriz.”
PKK yıllardır Kürtleri ABD ve genel olarak Batı karşıtı yapmak için çaba harcıyor. Böylelikle bir yandan Kürtleri ittifaksızlığa mahkum ediyor öte yandan da sömürgeci dört devlet dışında seçeneğimiz yokmuş gibi bir algı yaratıyor. Tüm bunların üstüne de bunun üzerinden komplo teorileri hazırlayarak mağduriyet politikası yapıyor.
Oysaki gerçek şudur Ortadoğu da hiç kimse PKK’nin bitmesini istemiyor. Bazı olayları Duran Kalkan’a hatırlatacak olursak.
PKK kendini fesh etse ilk karşı çıkacak ülke Türkiye’dir
Türkiye PKK’nin bitmesine en karşı olan güçtür. Eğer şu anda PKK kendini fesh etmek isterse ilk buna karşı çıkacak ilk ülke Türkiye’dir. Çünkü PKK’nin varlığı Türk devletinin Güney ve Rojava Kürdistan’nına müdahale etmesine imkan yaratıyor. Şengal bu konuda örnek gösterile bilir.
Ayrıca Türk devleti PKK aracılığı ile Kürtleri kontrol ediyor. PKK Kürtlere Kürt milliyetçiliğinin korkunç bir şey olduğunu anlatan bir örgüttür. PKK Kürt milliyetçilerine karşıdır. PKK Kürt milliyetçiliğini barajlamaktadır. PKK’nin lideri Abdullah Öcalan PKK’nin elindedir. Devlet istediği zaman Abdullah Öcalan yolu ile PKK’yi gerekli hizaya çekiyor.
Türkiye PKK’yi gerekçe göstererek içerdeki demokrasi taleplerini de bastıra biliyor. PKK gerilla güçleri artık Kuzey Kürdistan’da yok denecek düzeydedir. Tek bir Türkiye şehrinde PKK eylemi yoktur, tek bir bakan, üst rütbeli asker, vali öldürmemiştir ve öldürülmemektedir. PKK Türkiye için bir tehdit değildir.
Türkiye PKK’nin varlığından en çok rant sağlayan ülkedir. Hatta diye biliriz ki Türkiye kendini PKK’nin asıl sahibi görmektedir. Türkiye NATO PKK’yi tasfiye etme kararı alsa karşı buna karşı çıkacak ülkedir.
Amerika gerçekten PKK’yi tasfiye edemiyor mu?
PKK 1980’li yıllardan itibaren Kürtlere Emperyalizmi düşman olarak gösterdi. PKK’ye göre Batı dünyasının siyasal güçleri sürekli olarak kendisini yok etmek istedi. NATO, PKK’ye komplo kurdu. Avrupa PKK’yi bitirmek istedi. Fakat Öcalan ustalıkla tüm emperyalist komploları yendi.
Duran Kalkan’da konuşmasında bu emperyalist düşmanlardan söz etti. Kalkan, “ABD bizi bitirmek istiyor diyordu biz yaz boyunca direnerek tüm planları boşa çıkardık” dedi. Dünya siyasetini, olayların perde arkasını biraz bilen biri ABD ve NATO gibi bir yapının eğer PKK’yi bitirmek isterse kısa sürede bitire bileceğini bilir. Yani öyle söylendiği gibi PKK dünya siyasal sistemine kafa tutan bir örgüt değildir. Hiç kimsede kendisini bitmek istememiştir. Sadece ve sadece PKK çok İrancı davrandığı zaman ABD’den, çok Türkiyeci davrandığı zamanda İran’dan bir sille yemiştir. PKK’nin bağımsız bir duruş gösterdiği bunun için de herkesin hedefi olduğu gibi bir durum yoktur.
ABD’de hiçbir zaman PKK’yi bitirmek istemedi. Mesela ABD Abdullah Öcalan’ı 99’da yok etmiş olsa şu an PKK olmayacaktı. PKK’nin her zaman slogan haline getirdiği Türk Ordusunun Güneş operasyonu PKK’nin ise Zap Direnişi adını verdiği 28 Şubat 2008 tarihinde ki TSK’nin sınır ötesi operasyonun gerçeği çok başkadır. O operasyonda TSK’yi durduran iki güç oldu. Birinci ABD idi. İkincisi ise Şeladize Bamerni hattına gidip halkı harekete geçirerek Türk güçlerinin birleşmesini engelleyen Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani’ydi. ABD Türk devletinin Güneş Operasyonunun durdurması ve askerlerin geri çekilmesi için kapalı kapılar ardında ültimatom verdi. ABD eski Savunma Bakanı Robert Gates anılarını yazdığı Duty adlı kitapta bu olayı detaylıca anlatır.
16 Aralık 2007 tarihinden beri Güney Kürdistan sınırları içinde hava saldırısı yapan TSK’nın bu güne değin PKK’nin bilinen kadro yöneticilerinin vurulmamasının nedeni de ABD ve İsrail’in Türkiye’ye istihbarat vermemesi ve Türkiye’nin vurmak istememesi ile ilgili bir durumdu. Ortadoğu da ciddi bir istihbarat ağına sahip olan Kasım Süleymaniyi, Ebu Bekir Bağdadi’yi bile takip edip vuran ABD ve NATO güçleri PKK’nin kurucu üyelerinin hareket tarzı ve keşfini de elbette yapabilir.
ABD’nin üç yöneticisi Bayık, Karayılan ve Kalkan’ın yer bilgilerini verenlere 5 milyon dolar ödül vereceğini açıkladı. PKK bunun için büyük bir kıyamet kopardı. Oysaki bu ödülün açıklandığı 6 Kasım 2018 tarihinde de Duran Kalkan Rojava’da kadro konferansları yapıyor, ABD koruması altında Rimelan’da kalıyordu. Ayrıca Duran Kalkan Rojava’ya bir ABD helikopteri ile gitmişti.
KDP PKK’yi bitirmek mi istiyor?
Açık söylemek gerekirse PKK 1983 yılından yana KDP’nin varlığına dayanarak yaşamıştır. KDP ve PKK ilişkileri uzun bir değerlendirme ve tarih anlatımı konusudur. Bunu burada ele almayacağız ama PKK’yi 2000 yılında İran’ın ve YNK’nin elinden kurtaran, 2007 yılında Güneş operasyonundan kurtaranda KDP’dir. KDP hiçbir zaman erzak yollarını, ikmal hatlarını, sevk ve idare yollarını kapatmamıştır. Şu anda ile Gare’de, Zap’da yenen ekmeği bile kesebilecek gücü varken bunu yapmamıştır. KDP’nin daha burada yazmadığımız pek çok konuda PKK’ye gösterdiği müsamaha vardır. KDP’de PKK çizmeyi aşıp KDP’ye saldırmadıkça hiçbir zaman PKK’ye saldırmamıştır.
Duran Kalan’da bunları biliyor ama biz yine de bu hiçbir gerçekçi temeli olmayan “PKK’ye karşı emperyalist komplo ve tasfiye girişimi” diye bir şey olmadığın kendisine hatırlatalım.